15 Temmuz 2010 Perşembe

Londra Notları 3: Bir Ses…




...

Ne uzun bir sessizlik olmuş. Sessizlik derinleştikçe içinde gürültüye doğru çoğalan bir alan saklı durur hep; sessizliğin kendi diyalektiği. Çünkü asıl büyük sessizlikte, ortalama sesli ortamda güç bela duyulacak sesler dahi bir gürültü teşkil eder. Pat diye yere düşen bir kalem, pencerenin önünden geçen bir kuşun kanat çırpışı, eski parkelerin bastıkça gıcırdayışı… Hepsi odayı, odadaki yalnızlığı doldurur.

Sonra dalıp gider insan. Yolların, şehir merkezinin, çarşıların, barların, fabrika düdüklerinin, tren garlarının, okul çocuklarının, seyyar sebzecinin, mahalle düğünlerinin, camdan bağıran teyzelerin, çekiç ve matkap seslerinin, alanların, sloganların, öğrenci evlerinin, fakülte koridorlarının, demir atölyelerinin o bitip tükenmez uğultusu sızar pencereden. Uzakta, belli belirsiz bir müziğin notalarına dönüşür; hasret ve anlayışla harmanlanmış bir eski zaman sorgusuna…

İnsanın o en ilkel çabası, yaşadığını anlama ve anlamlandırma derdi… Alıp çağlar öncesine götürür benliği. Sanki toprak henüz işlenmemiş, dinler ortaya çıkmamış, Yunan hiç olmamış, ortaçağ kararmamış, sanayi hak getire, sömürgeler yok, dünya savaşları olmamış… Üzerimizde bir ot ya da yaprak parçasıyla uçsuz bucaksız doğada ufku izliyoruz; zaman ve mekandan muaf, yalnızca o arayışın sancısıyla geçiyor hayat.

Felsefenin, bilimlerin, tarihin, dinin, emeğin, çalışmanın, paranın, rutinin, toplumun; binlerce yıldır insanlığa kan kusturan ne varsa onun çok uzağında, bir başına kalmışlık… Sessizliğin, en ufak bir çıtırtıya bile “yaşam belirtisi” diye sarılan kulağın kıvrımıdır yalnızlığın sandığı. Sandığımızdan daha büyük, anlatabildiğimizden daha derin, anlayabildiğimizden daha uzakta…

Yalnızlığın bütün tarifleri, asıl yalnızlık karşısında anlamsız bir sözler kalabalığından başka bir şey değildir aslında. Ve hiçbir uğultu, uzun, sağır bir sessizliğin hükmünden daha çok yıpratmaz aklı.

Hal budur…



/ cs, on dört temmuz ikibin on
fotoğraf: "çocuk"


...
...

Hiç yorum yok:

Takibana Production'da bana sonbahar yaprak dökümü!!!

Takibana Production'da bana sonbahar yaprak dökümü!!!
clemson(qq)-meksika sınırından amerika'ya geçmeye çalışan kaso/taso ikilisi kameralarımızdan kaçamadı! yönetim kurulundan alındığından bihaber olan kaso'nun yorumu merak konusu..

3'ün 1'i; kola kapağı ve zavallı edriyın

3'ün 2'si;kurbağaların sevinme zamanı

3'ün 3'ü;baba, kedi ve edriyın'ın gölgesi..