10 Kasım 2009 Salı

BİRAZ DA YİYELİM: "Lahme Bissayniy"



İzmir - Farkındayım evet... şimdi bir çoğunuz diyecektir ki "adam o kadar filmin haberini verdi, nerden çıktı bu yemek tarifi_? neler oluyor_? acaba... yoksa... aman tanrım!!".
Hayır! "acaba... ve yoksa..." ile neyi kastettiğinizi bilmiyorum ama lahme bissayniy asla sadece lahme bissayniy değildir!

antakya'nın arap kültürünü buram buram yansıtan temsili resimdeki bu yemek; birbirini tanımayan, yabancı insanların ellerinde tutuşturdukları pidelerle aynı tepsiye uzanmalarına ve dolayısıyla ortak bir noktada buluşmalarına aracılık eden bir iletişim köprüsüdür! evet... yani evet... ... bu olmadı sanırım ama olsun.
Bu tarif fikrini meşrulaştırmak adına ancak bu kadarını uydurabildim... neyse biz yemeğimize geçelim...
Efenim, lahme bissayniy, nam-ı diğer tepsi kebabı, güzel Antakyamızın en bilindik, en özlenen, en eski, en lezzetli, en yağlı, en sebzeli ve en etli yemeklerinden biridir. Ve resimde görülenin aksine bu yemeği yapmak aslında o kadar da zor değildir. Bu yazıda bunu ıspatlayacağıma emin olabilirsiniz. Hatta yine resimde gördüğünüz yemeği İzmir'de, zor sayılabilecek şartlar altında yaşayan ben'im yaptığımı (ve ayıptır söylemesi ev arkadaşlarımla afiyetle yediğimi) söylesem eminim bu, yapım aşamasının zorluğuna dair önyargınızı bir nebze de olsa azaltmaya yeter...

Efenim, bu yemek belki bu yazıyı okuyanların bir kısmı tarafından bilinmektedir. ancak emin olun bilenler de "yeme" aşamasından öteye geçmemiştir. Ancak 3 sene kasap dükkanında kalfalık yapan şahsım, bu yemeği defalarca yapmış ve daha fazla yemiştir... ama yapmıştır da... ve hatta m.sait akoğlu arkadaşımızın takdir edeceği üzere bu yemeği benim ellerimden yemek için bile gelenler olmuştur... Neyse...

Yemeğimiz için gerekli olmayan malzemeler:
-1 avuç sevgi
-1 buçuk tutam hoşgörü
-yarım kase aşk
-alabildiğince sadakat
-sos için 1 kaşık şehvet

evet bunlar gerekli olmayan malzemelerdi. itiraz etmeyin efenim böyle kebap mı olur allahaşkına! burda kebap mı yapıyoruz yoksa seda bayan programı mı_? bi kere lahme bissayniy ciddi bir yemektir, o yüzden işe dana eti ile başlayacağız. Ha "bende para yok, ne eti_?" diyen arkadaşlar lafım size; kurban bayramı yaklaşıyor, herkesin evine bir parça et geçer elbet. ha geçmiyorsa yapacak birşey yok. iki paket sigara içmeyiver yahu!

neyse... bir türlü geçemediğimiz tarifimize geçelim artık. Yemeğimiz için olmazsa olmaz malzemeler:
-yarım kilo dana kıyma(amerikadakiler domuz eti kullanabilirler ama caiz değil ona göre)
-3 adet orta büyüklükte soğan
-3 adet yeşil veya kırmızı biber
-2 adet domates
-2 diş sarımsak
-1 demet maydanoz

üstünü süslemek için: (tabii piştikten sonra bunları atmıyoruz, yiyoruz. durduk yere mındar etmeyin bunca sebzeyi..):
-4 adet biber
-2 adet soğan
-3 adet domates

sos için:
-1 kaşık domates salçası
-ve bir kaşık domates salçası.. (sos dediğimiz bu aslında. bir kase suya salçayı at, oldu işte..)

Gördüğünüz gibi malzemelerimizin tamamı pazarda bulunacak sebzelerden oluşuyor. ha ben hal'e gidip artıkları toplasam olur mu_? olur nasıl istersen. istersen GDO al banane. ya da GDO alma, hal iyidir iyi..


ve yemeğimize geçecek olursak:

efenim öncelikle soğanları, domatesleri,sarımsakları soyun, biberlerin içini boşaltın, maydanozu iyice yıkayın. soğanları elinize alın ve olabildiğince küçük parçalara ayırın. ama küçük parça dediğim böyle kare kare dğil. kıyın soğanları.. hatta soğanlara kıyın! onlar sizin gözlerinizi yaşartacaktır, aldırmayın. bıçağı sıkıca tutun ve soğanlara rasgele "tak tak tak tak" diye vurun. iyice suyunu saldıktan sonra gözlerinizin yaşlarını silin.. balkona çıkın ve bir sigara yakın. "ne olacak bu memleketin hali_?" diye düşünün... 3 dakikalığına ülkeyi kurtarın ve sizin tarafınızdan parçalanmayı sabırsızlıkla bekleyen biberlere doğru yol alın... (sigara kullanmayan arkadaşların alternatif çözümler üreteceğine inanıyorum.. siz sadece şehrin ışıklarına dalıp "ve bu şehir bir orospudur, etini üç kuruşa satan!.." diyebilirsiniz...)
Biberler için, soğanlara uyguladığınız denli bir şiddete gerek yok. daha kolay teslim olacaklardır tecrübeyle sabit...Ancak unutmayın, balkonda yaşanan melankolik anlar biberlere karşı tutumunuzu değiştirebilir. bundan sakınalım.. paramparça olan biberleri daha önce acımadan kıydığınız soğanların üzerine koyun. ve sarımsaklara, domateslere ve maydanoza aynı işlemi uygulayalım. her sebze çeşidinde balkona çıkıp sigara eşliğinde memleket kurtarmanıza gerek yok, ama tercih size kalmış.
efenim şimdi de kıyılmış sebzeler yığınını bir araya getirelim ve bıçak darbelerini karışıma sallayalım. ara sıra karıştırara olabildiğince küçük parçalara, hatta bulgur tanesi küçüklüğüne gelesiye kadar kıymaya devam edelim. sebze kıymamız etle bütünleşecek kıvama geldiğinde etimizi alalım ve sebze kıymasının üzerine koyarak iyice karıştıralım. Ama öyle kaşık veya bıçakla falan değil, sağ elimizin avcuyla ve tek elle karışımı sürekli ters yüz ederek, avucumuzu karışıma bastırarak karıştıralım. bu yemeğin yapımında genellikle yapılan hata, iyi karıştırmamaktır. o yüzden kıvama gelmesine kadar karıştırın ki tadı olsun. kıvama geldiğini nasıl anlarsınız_? hemen sandalyeye oturup yıllardır biriktirdiğiniz deneyimlere, edebi bilgilere, sosyolojik incelemelere, felsefi yaklaşımlara, matematiksel teorilere ve hatta kuantum fiziğine sığınabilirsiniz. ama dilerseniz daha kolay bir yolu var; karışımı ortadan kavrayın ve havaya kaldırın. eğer ikiye ayrılmıyorsa kıvama gelmiştir. domatesi fazla kaçırdıysanız, Botsvana'da devrim olana kadar karıştırsanız bile et tutmayacaktır. o yüzden tam yapışmasa da en azından homojen görünümlü olması gerekir. tabii tuzumuzu unutmuyoruz bu arada...
evet efenim buraya kadar başarıyla gelen arkadaşlarımız bundan sonrasının hiçbirşey olmadığını göreceklerdir. zira karışımı, fırın tepsisine açıp (her tarafı eşit kalınlıkta olacak şekilde) üzerine salçalı su ve diğer sebzeleri atmaktan başka birşey kalmadı geriye... (Tepsiye eti açmadan önce biraz yağ sürelim ki et yapışmasın.)

Evet hazırladığımız tepsiyi daha önceden ısınmaya bıraktığımız fırına atalım. 45-60 dakika kadar pişirelim. Bu kadar yeterli... Buraya kadar başarıyla geldiyseniz, afiyetle yiyebilirsiniz... Eğer yaptığınız yemek resimlerdeki örneklere benzemiyorsa derhal yok edin ve bir daha bu işe bulaşıp bunca sebze ve eti mındar etmeyin. ama hafiften benziyorsa, yanınızda bir 2. kişiyle yiyebilirsiniz...

Yazımı bitirmeden evvel aklınızda yer etmesi adına tekrarlıyorum;

"lahme bissayniy asla sadece lahme bissayniy değildir!"

haseyn...

Hiç yorum yok:

Takibana Production'da bana sonbahar yaprak dökümü!!!

Takibana Production'da bana sonbahar yaprak dökümü!!!
clemson(qq)-meksika sınırından amerika'ya geçmeye çalışan kaso/taso ikilisi kameralarımızdan kaçamadı! yönetim kurulundan alındığından bihaber olan kaso'nun yorumu merak konusu..

3'ün 1'i; kola kapağı ve zavallı edriyın

3'ün 2'si;kurbağaların sevinme zamanı

3'ün 3'ü;baba, kedi ve edriyın'ın gölgesi..