2 Kasım 2009 Pazartesi

insan'a çağrı

......


insanı hayvandan ve diğer varlıklardan ayıran şey, bir beyninin olması değil, o beynin kıvrımlarında "bilinç" denen hastalığı taşıyor olması.


açık ki, ihtiyaç fazlası bir özellik bu. hani, telefon şirketleri sekiz yüz küsür özellikli menüler koyarlar, vitrinlerde çarşaf çarşaf özellikler sıralanır da, telefon denen zıkkımı yalnızca konuşmak ve mesaj için kullanırız... buna rağmen koşturur insanlar o “özelliklerin” peşinde. “benim telefonumda şu var, onun telefonunda bu var...” cümleleri uçuşur; herhangi bir ihtiyacı karşılamayan, kullanılmayan düğmeler yığını içinde.

insanlık, “bilinç” denen şeyin çok da gerekli olmadığını kanıtlayan bir seyirde yol alıyor.
işin tuhafı, o “bilinç” zıkkımı, artık kendisinin işe yaramadığını dahi kestiremeyecek denli tembel.

evet, nefes almayı, geviş getirmeyi, yutkunmayı, midesine pis bir ağırlık çökünce mayışıp uyumayı herhangi bir hayvan da pekala yapabilir.
suyun üstüne attığınız zaman bir dal parçası ya da yaprak da güzel güzel süzülerek yüzebilir.
kimi bitkiler güneşe yüzünü dönüp bir güzel ışıktan yararlanabilir.
kimi hayvanlar topraktan ya da ağaçtan yuvalarında eşiyle, çocuklarıyla mutlu mesut bir hayat sürebilir.

peki şu “insan” denen zavallıyı diğerlerinden nasıl ayıracağız?

kıçını devirip saatlerce parlak bir ekrana hapsolan, acıktığı zaman tıkınan, çişi geldiği zaman gerine gerine boşalan, sonra midesini doldurup tekrar koltuğuna kurulan insancığı?...

basit bir “metabolizma” olarak dolaşmaktan çıkıp, toplumu ve tarihi dünyanın başına bela etmiş “insan” sınıfına dahil olabilmek için bize gereken ne?

yazık ki, bu sorunun cevabını bulmak için bile ilk başvuru kaynağımız, kahrolası “bilinç”.

ve azıcık olsun, o zıkkıma sahip olanlara ya da “sahip olsak ne olur acaba?” diye şüphe içinde kıvrananlara sesleniyor bu site:

buyrun gelin a insan dostlarım!

daha okunacak ne çok kitap var.... ne çok film var görmediğimiz... elinden tutulacak ne çok çocuk, farkına varılacak ne çok sorun....

daha ne çok işimiz var canım kardeşlerim, daha ne çok!...

buyrun gelin,
yola düşelim...

...

...

...

Hiç yorum yok:

Takibana Production'da bana sonbahar yaprak dökümü!!!

Takibana Production'da bana sonbahar yaprak dökümü!!!
clemson(qq)-meksika sınırından amerika'ya geçmeye çalışan kaso/taso ikilisi kameralarımızdan kaçamadı! yönetim kurulundan alındığından bihaber olan kaso'nun yorumu merak konusu..

3'ün 1'i; kola kapağı ve zavallı edriyın

3'ün 2'si;kurbağaların sevinme zamanı

3'ün 3'ü;baba, kedi ve edriyın'ın gölgesi..