10 Ocak 2010 Pazar

FİLLER TEPİNİYOR ÇİMENLER EZİLİYOR...

YÖK: Katsayı Kalkacak
DANIŞTAY: Katsayı Kalacak.

Değerli dostlar; hepinizin bildiği üzere YÖK ve Danıştay üniversiteye giriş sınavlarında meslek liselerine uygulanan katsayı uygulaması yüzünden yeniden çatışmaktadırlar. YÖK ve Danıştay'ın tutumunu yaşanan klik çatışması çerçevesinde değerlendirdiğimizde her iki kurum açısından da tutarlılık ifade etmektedir. Çünkü her iki taraf da temkinli adımlar atarak karşı tarafı boşa düşürmek amacındadır. Zaman zamanda birbirlerini '' ideolojik'' davranmakla suçlamaktadırlar. Çeşitli açıklamalar yaparak, farklı gerekçeler üzerinden kamuoyu oluşturmaya çalışmaktadırlar. Danıştay genel lise öğrencilerinin uğradığı haksızlığı öne sürerken, YÖK de meslek liselerinin eğitim süresince uğradığı haksızlık üzerinden propaganda yapmaktadır. Gözler önüne serilenler bizlere gösteriyor ki taraflar temsil ettiği tarafın çıkarları uğruna en iyisini yapamaya çalışıyor.

Ülkemizde son dönemde yaşanan değişim ve dönüşümler göz önüne alındığında her iki taraf açısından da meseleye dair kaygıların farklılaştığı anlaşılmaktadır. Zira yaşanan bu değişim dönüşümler esnasında bazı kurumlar kilit rol oynamaktadır. Bundan kaynaklı her iki tarafın da amacını, mağduriyetlerini ortaya koydukları kesimlerin haklarını savunmaktan ziyade, bu kurumları ele geçirme, elindeki kurumları müdafaa etme mücadelesi olarak algılamalıyız. Hem Danıştay'ın hem de YÖK'ün bu şekilde konumlanışının ve söylemlerinin boş hamasetten başka bir şey olmadığını göstermektedir.

Yaşanan tartışmalar gösteriyor ki eğitim sistemindeki adaletsizliği gidermenin yol ve yöntemleri, soruların adedine ve öğrencinin girdiği sınav sayısına endekslenmiştir. Zaten adaletsiz olan eğitim sistemi sonucu ortaya çıkan eleme sınavları öğrencileri gelecek kaygısıyla dershanelere mahkum etmektedir. Dershaneler ise günümüzde ayrı bir sektör haline gelip eğitimin paralılaştırılması noktasında çeşitli görevler üstlenmiştir. İnsanlar, kötü yaşam koşullarına rağmen, birçok temel ihtiyacından vazgeçerek, kazandıkları paraları çocuklarının '' güvenli gelecekleri''(!) için dershanelere harcamak zorunda bırakılmaktadır. YÖK ve Danıştay'ın sözde mağduriyetlerini ortadan kaldırmayı hedeflediği her iki kesim de dershanelere gitmek zorundadır. Çünkü hedefledikleri bölümleri okumak için yüz binlerce rakipleri vardır. Bu okulları kazansalar dahi okumak için milyonlarca lira harcamak zorunda kalacaklar. Mezun olanlar onlarca yıl harcadıkları emeğin karşılığını almadan ucuz iş gücü olarak çalışacaklar ya da diplomalı işsizler olarak işsizler ordusuna katılacaklar. Sürekli kendileriyle aynı şartlarda yaşamak zorunda olan insanlarla rekabet etmek felsefesi öğrencilere '' kurtuluş reçetesi'' olarak sunulmaktadır. Bu rekabetçi anlayış sistem tarafından öğrencilere sürekli empoze edilerek bireyci, bencil kişilikler oluşturulmaya çalışılmaktadır. Bu rekabetçi sistemin devamı için dershaneler, '' umut simsarı'' rolünü üstlenmiştir.

Paralı eğitim cenderesinin içine sıkıştırılan öğrenciler, 6. sınıftan başlayarak liselerde en bilindik ifadeyle yarış atı haline getirilirken ya da üniversitelerde sahte gelecek vaatleriyle kandırılırken aynı zamanda sorunlarına da yabancılaştırılıp egemen sınıflardan(YÖK, Danıştay...) çözüm bekleyen bir pozisyona sürüklenmektedirler. Eğitimin niteliksiz ve bilimsellikten uzak oluşu da içine düşülen durumu daha iyi yansıtmaktadır. ilköğretim sıralarından üniversite amfilerine uzanan, düşüncenin düşünmenin kırıntılarını dahi taşımayan bir eğitim sistemi sözkonusudur. tamamen sistemin ideolojisine göre insan yetiştirilmektedir. Bu aynı zamanda insanların tek tipleştirilmesine ve kendini gerçekleştirememesine neden olmaktadır. Bu çarkı kırmanın yolu, egemen sınıfların farklı klikleri arasındaki tartışmalara taraf olmaktan ziyade başta ailelerle birlikte çağdaş, akılcı, bilimsel akademik talepleri yükselterek yeni bir eğitim programının hayat bulmasını sağlamaktan geçmektedir. Yeni eğitim programı; düşünen, araştıran, inceleyen ve her şeye eleştirel bakabilen yeni insanı yaratma hedefini önüne koymalıdır. Bu da eşit, parasız, bilimsel bir eğitim sistemiyle mümkündür.


m.zan


Hiç yorum yok:

Takibana Production'da bana sonbahar yaprak dökümü!!!

Takibana Production'da bana sonbahar yaprak dökümü!!!
clemson(qq)-meksika sınırından amerika'ya geçmeye çalışan kaso/taso ikilisi kameralarımızdan kaçamadı! yönetim kurulundan alındığından bihaber olan kaso'nun yorumu merak konusu..

3'ün 1'i; kola kapağı ve zavallı edriyın

3'ün 2'si;kurbağaların sevinme zamanı

3'ün 3'ü;baba, kedi ve edriyın'ın gölgesi..