9 Ekim 2009 Cuma

GASO'nun Hikayesidir...

-9 Ekim 1982, Antakya-
Kafasi iyi bir yagmur pervasizca dovmekteydi kiremit dami; gok, cigrindan cikmisti sesini duyurmak icin.


...

Topraga degen her damlada bosluga atlamaya calisan buhar molekulleri firsat bulamiyor; islanip eziliyorlardi. Guzelburc'tan Kucukdalyana antisimetrik yayilimlarla uzanmis; Asi Nehri'ne kolunu dayamis, bir zamanlar Gladyator dovuslerinin yapildigi arenayi kalabalik dalli gur yaprakli kis bilmez agaclarla ortup korumus Cayir'in Masuklu'ya segirten tarafindaki bir patikadan bir kadin, hizli ve iniltilerine eslik edecek sekilde nefeslenerek, bir ayagi aksak, yuruyordu...

"Haffef veca3a, kavve 3azme, dahilek lahhikna le 3ind ihte..."** diye soylendi kadin cayirin ormana cikan agzinda duran ziyaretin yanindan gecerken. Gecenin omuzunda; turunu bilmedigi bocekler disinda hic bir seyin yalnizligini ortadan kaldirmadigi bu yuruyusu daha sonra her zaman en ufak bir aci barindirmayan tebessumle hatirlayacak, "Dua etmistim ziyaretin yanindan yola cikarken, yola adimimi attigimda o deli yagmur durmustu" diyecekti, cocuklarini alistirdigi uzere turkceyle.

Yagmurun saldirisiyla toprakta ezilmek uzere olan buharciklar, dinen saganagin yerini bir anda almis, ortaligi koyu olmayan ama yogun bir sise boyamislardi.

...

Bir kadinin cigligi birkac dakika oncesinde cayirda yururken kulaklarini delen gok gurlemelerini golgede birakacak bir siddetle kopuyor; yureginde alevlenen bir yanginla, takati kalmamis bacaklarini kosmaya suruyor.

Kiremit damli, tahta kapili evin kapisini eliyle iterek aciyor. Iceride basindaki saclar hafifce seyrelmeye baslamis olsa da genc bir adam, elini tuttugu cigliklarin sahibi genc kadin ve arkasinda kucuk bir tupgazda su isitmaya calisan yasli bir ebe goruyor. Adamin heyecandan hizlica titreyen dili , saskin bir tebessumle acilan agzindan gorunuyor. Kadin: "Eniste, sen disari cik." diyor arapcayla(fakat bu satirlarin yazari bu noktadan sonra arapca konusmalari turkce yazacaktir okuyucular icin.) Genc adam agzini kapatmadan, karisinin elini birakmakta biraz zorlanarak kapiya yoneliyor, yetismisken bir an geri donup, yakinda televizyonu da alip uzerine koyacagi televizyon masasinin uzerinden, daha sonra televizyon icin birakacagi sigarasini aliyor kosar adimla disari cikiyor, kapi carpilarak kapanirken ikinci buyuk cigligini firlatiyor kadin, anne olacak kadin: Atiye!

Atiye'nin kendisinden bir yas buyuk ablasi, her tarafi yagmurdan sirilsiklam olmus, usuyen parmaklari titreyen Ganiye, az once Ali'nin biraktigi eli tutuyor bir sure, ebe "su tarafa gec diyene kadar. Ebe once besmele cekip bas parmagini acik uzattigi dort parmaginin altina, avucuna kapatarak alnina degdiriyor elini birkac kez ve "Ikin!" diye emrediyor Atiye'ye. Atiye,nin terden maskeyle kaplanmis yuzu cilek gibi kizariyor ve ucuncu cigligi koparirken, evde zaten sari bir ampulle var olan elektrik kesiliyor; karanligin ortasina iki ciglik daha dusuyor; Ganiye kardesinin iki eline baski yaparken ebe "daha guclu!" diye bagiriyor; Gok ve Atiye'nin beraber gurlemesinin ardindan kisacik bir sessizlik...mandalla kapatilmis bir burunun verdigi aciyla cikar gibi cikan kucucuk tonlu aglama sesiyle bolunuyor. Ebe ile Ganiye birbirlerine bakiyorlar karanlikta; ebe "bir mum yak, yuzu aydin olsun" diyor Ganiye'ye; dusunmeden, eliyle koymus gibi buldugu mumu yakip cocugun yuzune yakin tutuyor Ganiye. Ebe, isik bebegin ufacik bacaklarinin arasina gelecek sekilde elindekini yukari kaldiriyor ve nedense, sanki kendisinin de boyle olmasinda etkisi varmis gibi gururla: "Atiye kizim," diyor, "gozun aydin: erkek!"

Henuz acisindan bir an uzaklasamamis, agir agir aglayan Atiyenin gozyaslari aniden tebessum kazanan dudaklarina dokuluyor; Ganiye'ye: "Ali'yi haberdar et." diyebiliyor sadece.

Ebe, "Adini ne koyacaksin?" diyor genc kadinin kucagindaki bebege bakarak. "Bilmiyorum," diyor , "Cinsiyetini bilmeden karar vermek istemedik."

Ebe inancini sesine akitip, kadina biraz yaklasarak: "Dun bir ruya gordum; Seyh Husamettin kapimi caliyordu, benimle gorusmek istiyordu; bak bu cocugu bir evliya haber verdi kizim."

Atiye yuzunde saskin bir ifadeyle: "Oyle mi?" diyebiliyor. Ebe bu sefer kararli: "Cok dusunme koy adini iste." Atiye anlamayarak: "Ne koyuyum yani?" diye soruyor. "Husamettin!" diyor ebe.

"Husamettin mi?" diyerek saskinlikla Ganiye'ye bakiyor Atiye. Ganiye ne diyecegini bilemeyip iki omzunu yukari kaldiriyor; sonra ucu birden bebege bakiyorlar; ebe: "Baksana zaten, ihtiyar gibi kizim; seyh Husamettin bu; insanlari dogru yola getirecek!"

...

(9 yil sonra, bir yaz gunu ogleden sonrasi; kuyunun yanindaki saha)

Arabistan'dan babasinin yolladigi mavi benekli Adidas marka futbol topu, uzerindeki yine babasinin yolladigi 'Roberto Baggio' etiketli Pepsi formasi, agzinda cignedigi sakizla adimlari koordinasyon halinde bir cocuk yuruyor; yaninda da saclari saridan siyaha kacmakta belli ki, yesil gozlu, kisa sari sortu(yanindakinindir o sort) ile bir baska cocuk. Pepsi formali olan " Izledin mi dun Tusubasa'yi?" diye soruyor yesil gozluye; "Izledim tabii ki!" diyor beriki; " Ikiz kardesler harikaydi" diye devam ettiriyor; "Hatta ne oldu biliyor musun? Ben ilk defa Tusubasa'yi yenmelerini istedim, ama yine yenildiler." Pepsi tisortlu saskinlikla bakarak "Ben de, ben de Takibana Kardesler'in Tusubasa'yi yenmesini istedim ve de oyle istedim diye utanmistim sonra" diyor; yesil gozlu "Sen de benim dusundugumu mu dusunuyorsun?" diyor. Pepsi li cocuk suratinda yayilan gulumsemeyle: "Evet ya, diyor; sen Kaso sun bundan sonra!" Artik adi Kaso olan yesil gozlu cocuk "Yani sen de?" diye soruyor. "Ben de Gaso'yum. Simdi artik bizi kimse yenemez!" diyor Gaso.

Gaso'nun kolunun altindan topu calmaya calisan sapsari uzun sacli tombul yanakli, kendilerinden uc dort yas kucuk cocuk sinirlenerek zaman kaybetmeden: "eee, ben ne oliciim?" diye soruyor. Kaso ona donup: "Sen de kalecimizsin iste, takim olacagiz boyle." Cocuk biraz dusunur gubi yaptiktan sonra "Oluuurrr; peki adim ne olacak?" diye sorunca Gaso yapistiriyor cevabi: "Haso!"

Sevincle ayaga kalkiyorlar; Gaso topu yere birakiyor; Kaso Tusubasa'nin sarkisini sesli bir sekilde soylemeye calisirken Haso kaledeki yerini(sag tasin hemen yani, yorulunca oturmak dusuncesiyle) aliyor ve Gaso'nun karsi takima bagirmasiyla mac basliyor: "Gelin de gorun gununuzu ulan, eri bi hallefkin!!!"***

KASO

-9Ekim 2009, Clemson,SC,USA-
*ablam nerede?
**acisini azalt, bana kuvvet ver tanrim; kardesime yetiseyim lutfen.
***lanet olsun...!(evet, arapca bilenler yemedi tabiiki ama ne yapayim, agir bir kufru turkcede soyleyebilmeye nedense mesafeliyiz:)) )

2 yorum:

haseyn dedi ki...

fevkalade çarpı onbin!
gözlerimi yaşarttın, o günü yaşadım...
ericcahş niye böyle olduk ki biz_?
hadi o günlere dönelim tekrar, vallahi kalenin ortasında durucam be!:(

ahmet dedi ki...

çok tbrkler yeminle süper olmuş...valla takım olmak kolay iş değil ben untmadım o kartalspor günlerini...bebeto eline sağlık!!

Takibana Production'da bana sonbahar yaprak dökümü!!!

Takibana Production'da bana sonbahar yaprak dökümü!!!
clemson(qq)-meksika sınırından amerika'ya geçmeye çalışan kaso/taso ikilisi kameralarımızdan kaçamadı! yönetim kurulundan alındığından bihaber olan kaso'nun yorumu merak konusu..

3'ün 1'i; kola kapağı ve zavallı edriyın

3'ün 2'si;kurbağaların sevinme zamanı

3'ün 3'ü;baba, kedi ve edriyın'ın gölgesi..