23 Ekim 2009 Cuma

İTİRAFLAR...


"Açgözlülük ve rekabet insan tabiatının sonucu değildir... Açgözlülük ve kıtlık korkusu aslında yaratılmış ve yaygınlaştırılmıştır. Bunun sonucu, hayatta kalabilmek için birbirimizle kavga etmemizdir..." Bernard Liertaer(Avrupa Birliği para sisteminin kurucusu).



''Ekonomik Tetikçiler, yerküre üzerindeki ülkeleri trilyonlarca dolar dolandıran yüksek ücretli profesyonellerdir. Dünya bankası, ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı (USAID) diğer yabancı ''yardım'' kuruluşlarından büyük şirketlerin kasalarına gezegenimizin doğal kaynaklarını kontrol eden birkaç varlıklı ailenin ceplerine para aktarırlar. Kullandıkları araçlar arasında sahte finansal raporlar, hileli seçimler, rüşvet, zorbalık, seks, ve cinayet bulunmaktadır. Oynadıkları oyun imparatorluklar kadar eski olmasına rağmen, günümüzdeki küreselleşme sürecinde yeni ve korkutucu bir boyuta ulaşmıştır.
Nereden mi biliyorum; ben de bir Ekonomik Tetikçi idim.'' John Perkins(Ekonomi Tetikçisi).


''Şu an yaşadığımız kriz(2008 krizi), bizi felaketlere sürüklüyen ekonomik modelin ve serbest piyasa ekonomisinin her zaman en doğrusu olduğu yönündeki görüşün de sonudur''. Joseph Stiglitz(nobel ödüllü amerikalı iktisatçı).


''Karl Marks haklıymış. Kapitalist sistem insanlığı bu hale getirdi.''( Anglikan Kilisesi).


''...(kısa dönemde) piyasa güçleri bölgesel farklılıkları ortadan kaldıramıyacaklardır. Uzun dönemde ise dengeleyici olsalar dahi, dengeleme süresinin gereğinden çok uzun ve ızdıraplı olduğu açıktır... uzn dönemde ise, Keynes'in dediği gibi hepimiz öleceğiz...(Frank J. B. Stilwell).




Yukarıdaki açıklamalar, iş dünyasının kanunları ile tanımlanan bir şirketler birliği olan dünyanın ne denli acımasız bir hale geldiğinin göstergesidir. Dünya nüfusunun %1'inin zenginliklerin % 40'ına sahip olduğunu, her gün otuzdört bin çocuğun yoksulluk ve önlenebilir hastalıklardan öldüğünü, nüfusun %2'sinin günde iki dolardan az kazandığını biliyor muydunuz? Bence biliyorsunuz ama bilmemek işinize geliyor. Aslında hepimizin işine geliyor. Çünkü bu farkındalığın yükü altında yaşamak istemiyoruz. Her ne kadar gelişmiş değil de gelişmekte! olan bir ülkede yaşıyor olsak da dünya nüfusunun büyük bir çoğunluğundan şanslı olduğumuz gerçeğini gözardı edemeyiz. Elbette ki bu gelişmekte! olan ülkede de aç, evsiz-barksız, zor koşullar altında yaşayan insanlar da var. Belki bu denli acımasızlaşan, bu denli onursuzca yaşadığımız şu zamanlarda dünyayı güzelleştirme adına işe kendi mahallemizdeki kimsesiz çocuğun varlığının farkına vararak başlayabiliriz. Kapitalizmi hemen şimdi, şu aşamada nasıl bitirebiliriz bilmiyorum ama hergün önlerinden geçtiğimiz dilencilerin, yanlarımızdan geçen üstü yırtık-dökük kimsesizlerin, dünyanın acımasızlığıyla küçük yaşlarda tanışan sokak çocuklarının farkına varmak herşeyin başlangıcı olablir. Bugün bazılarımız görece rahat yaşıyor olabilir ama bu çocuklarımızın da rahat yaşayacağı anlamına gelmez. Şimdiki süreç bir şekilde engellenmezse bizden sonra gelecek nesiller bizden çok daha acımasız ve rekabetçi olmak zorunda kalabilirler. Susuzluktan kıvranan bir Afrikalı çocuğun başını yıkayabilmek için saatlerce devenin altında devenin sidiğini atmasını beklediğini, bizler daha ucuz cep telefonu ve bilgisayar kullanalım diye dört milyon insanın öldüğü bir dünyada yaşadığımızı bilmeliyiz, bilmek zorundayız...


Değerli Takibanalar; gelin böyle bir dünyada hiçbirşey yapmadan yaşamanın acısını vicdanlarımızda önce biz hissedelim, sonra da tüm insanlığa hissettirelim... Tüm umutsuzluklara rağman umutlu olmalıyız. Çünkü hayat Yaşar Kemal'in dediği gibi ''umutsuzluktan umut yaratmaktır''.
Sevgi ve saygılarımla...




1 yorum:

ahmet dedi ki...

farkındalığın yaratılması noktasında bişeyler söylemek istiyorum:eğer dünya üzerinde yaşayan ya da yaşamaya çalışan canlılar sistemsizlikten vazgeçip bir sistemi benimsemeye başlarsa sanırım bu farkındalık yaratılmış olur.ayrıca insan insanı yemekten vazgeçerse yine aynı sonuç doğacaktır.

Takibana Production'da bana sonbahar yaprak dökümü!!!

Takibana Production'da bana sonbahar yaprak dökümü!!!
clemson(qq)-meksika sınırından amerika'ya geçmeye çalışan kaso/taso ikilisi kameralarımızdan kaçamadı! yönetim kurulundan alındığından bihaber olan kaso'nun yorumu merak konusu..

3'ün 1'i; kola kapağı ve zavallı edriyın

3'ün 2'si;kurbağaların sevinme zamanı

3'ün 3'ü;baba, kedi ve edriyın'ın gölgesi..